Plan ve Bütçe Komisyonu eski üyelerinden, gazeteci ve yazar İbrahim Aydemir, dijital ekonominin yükselen aktörü olan e-ticaretin, fiziki perakende alanlarına tehdit değil, yepyeni bir fırsat sunduğunu kaydederek, “AVM’ler yalnızca raf değil, ruh taşımalı” çağrısında bulundu. Yeni çağın tüketici profilinin yalnızca ürün değil, deneyim aradığını belirten Aydemir, alışveriş merkezlerinin artık hibrit sosyalleşme alanları olarak yeniden tasarlanması gerektiğini ifade etti.
Yüksek kira baskısının çözüm değil, sorunu büyüttüğünü kaydeden Aydemir, kamu-özel sektör iş birliğiyle ortak yatırım vizyonu geliştirilmesini önerdi. Türkiye’nin genç ve dijital kuşağı ile perakende sektörü arasında kurulacak bu yeni senkronizasyonun, e-ticareti yalnızca bir satış kanalı değil, dijitalleştirilmiş aidiyet alanı haline getireceğini vurguladı.
ANKARA, TÜRK CİHANININ AKIL BAŞKENTİNE DÖNÜŞÜYOR
Türk Parlamenter Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Aydemir, Ankara’nın 2026 yılı için Türk Dünyası Turizm Başkenti ilan edilmesini, yalnızca bir takvim kararı değil, medeniyet mühendisliğinin somut bir adımı olarak nitelendirdi. “Ankara yalnızca Türkiye’nin değil, Türk milletlerinin akıl, siyaset ve kültür başkentidir” diyen Aydemir, bu onurun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyoner liderliğinin ürünü olduğunu kaydetti.
Aydemir’e göre Ankara 2026 yılında yalnızca törenlerin değil, fikirlerin, iş birliklerinin ve ortak hedeflerin buluşma noktası olacak. “Artık tek yürek zamanı, o yüreğin attığı yer Ankara’dır” diyerek, tüm Türk dünyasını Ankara eksenli bir irade birliğine çağırdı.
HAKİKAT KRİZİ VE MODERNİZMİN YENİ PUTLARI
Modern çağın en derin krizini hakikat zemininden kopuş olarak tanımlayan Aydemir, “İnsanlığı yönlendiren akıl artık ahlaki değil, yalnızca hesaplayıcıdır” tespitinde bulundu. Kapitalist sistemin “özgürlük” kisvesi altında tüketimi yücelttiğini belirten Aydemir, gerçekliğin sanalla, aklın algoritmayla, hikmetin görüntüyle yer değiştirdiğini vurguladı.
Hakikatin yerini almış gösteriş çağında, siyasetin de düşüncenin de yeni bir irfan arayışına muhtaç olduğunu dile getiren Aydemir, “Yeni bir makineye değil, yeni bir hikmete ihtiyacımız var” diyerek ahlaki silkiniş çağrısı yaptı.
KERKÜK’ÜN 65 YILLIK YASINI TAŞIYAN MİLLET VİCDANI
Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, 14 Temmuz 1959’da Türkmenlere yönelik gerçekleştirilen Kerkük Katliamı’nın yıl dönümünde yaptığı açıklamada, bu vahşeti “bir kimlik kıyımı, tarih ve hafıza katli” olarak tanımladı. Dönemin Bağdat rejiminin komünist milisleri eliyle yürüttüğü etnik temizlik operasyonlarının yalnızca insanları değil, bir milletin izini silmeye yönelik olduğunu vurguladı.
Aydemir, o günlerde sessiz kalan küresel aktörlerin bugün de Gazze, Doğu Türkistan ve diğer Türk coğrafyaları karşısında benzer bir suskunluk sergilediğini hatırlattı. “Kerkük bizimdir, Türkmeneli kardeşliğimizin mihenk taşıdır. Unutmadık, unutturmayacağız” diyerek adalet ve hafıza çağrısını yineledi.
YERELDEN KALKAN UMUT: ERZURUM, ERZİNCAN, BAYBURT YATIRIM HATTI
Aydemir, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın başlattığı Yerel Kalkınma Hamlesi’ni, “bölgesel vizyonun üretim manifestosu” olarak niteledi. Erzurum, Erzincan ve Bayburt için belirlenen stratejik yatırım alanlarının yalnızca ekonomik değil, sosyolojik dönüşüm yaratacağını belirtti. Hayvancılıktan gıdaya, lojistikten dijital depolamaya kadar uzanan bu yeni üretim zincirinin, bölgeyi Türkiye’nin stratejik sanayi aksına dönüştüreceğini kaydetti.
“Her yatırım bir umuttur, her fabrika bir ailenin duasıdır” diyen Aydemir, yatırımcıları bu üçlü kalkınma hattının mimarı olmaya çağırdı.
BİLGİ DİPLOMASINDAN BECERİ YÜZYILINA GEÇİŞ
Yapay zekâ çağında eğitimin artık yalnızca diplomaya değil, yetkinliğe ve üretkenliğe dayalı olması gerektiğini belirten Aydemir, klasik eğitim sisteminin gençleri raflara dizilmiş belgeler haline getirdiğini söyledi. “Bugün yazılımcı kod yazmadan, mühendis arazi görmeden mezun oluyor” sözleriyle sistemi eleştiren Aydemir, mikro sertifika sistemleri ve beceri haritalarıyla donatılmış bir yeni eğitim mimarisi önerdi.
Sanayicilerin “Diplomalıyı alıyoruz, üretime uygun hale getirmek için iki yıl daha eğitiyoruz” feryadına dikkat çeken Aydemir, “Artık yalnızca kod yazan değil, problem çözen gençler yetiştirmeliyiz” çağrısıyla Türkiye’nin dijital üretim çağına hazır olduğunu vurguladı.